Pages

Subscribe:

Ads 468x60px

Labels

Featured Posts

23 Aralık 2014 Salı

İçinde Gece Geçen Şarkıyı Buldum!

Çağrı Çetinsel - Öyküden Önce

İşte size bir şarkısını dinleme fırsatı, bu albüme muhakkak göz atın bence!



Sözler ve müzikler: ÇAĞRI ÇETİNSEL 
Düzenleme: ÇAĞRI ÇETİNSEL-VEDAT SAKMAN 
Kayıt: STÜDYO 440 
Mix-mastering: VEDAT SAKMAN 
Kapak resmi: HAZAL HEPÖZDEN 
Yapımcı: AYHAN ORHUNTAŞ (Ütopya Müzik Yapım)

18 Aralık 2014 Perşembe

Taylor Swift Dijital Müzik Piyasasını Karıştırınca: Taylor Swift vs Spotify!



Taylor Swift geçen ay, eserlerinin layıkıyla değerlendirilmediğini düşündüğü için Spotify platformundan tüm katalogunu çektiğini açıklamıştı. Swift’e göre, sanat eserlerine bizzat onu üretenlerin yani sanatçıların değer biçebilmeleri gerekmekte ve günümüzdeki online streaming (çevrimiçi müzik dinleme) platformları nedeniyle bu husus rafa kaldırılıyor. Yani eser sahiplerine hak edilen oranlarda ekonomik geri dönüş sağlanmıyor (royalty ödemelerinden bahsedilmekte).

Evet güzel ama bununla birlikte zaten müzik piyasasının hiçbir zaman bu şekilde bir yapılanmaya sahip olmadığı akıllardadır umarım. Küresel kapitalist dünyada dev şirketler güdümünde belirlenmek zorunda bırakılan piyasalar sanıyor musunuz ki streaming platformları var olmadan önce sanatçılara adil ödemeler yapıyorlardı?!

Bu açıdan konuya yaklaşınca işi toptan iptale götürmek ve sistemsel kırılma yaratmak tek çare gibi duruyor…

Ama mevcut tartışmalara sistem içinden bakışla yaklaşırsak, Spotify günümüzün hızlı değişen müzik endüstrisinde rakibi olan diğer streaming platformlarına göre daha adil davranabiliyor. En azından sanatçıların çoğu böyle düşünmekte. Taylor Swift’in gündeme oturan hamlesiyle elde etmeye çalıştığı ise, Spotify’in yoğun kitlelere ulaşmasını sağlayan “freemium” üyelik yapısıyla dinleyicilerin tüm kataloglara ücretsiz olarak erişim sağlayabilmesinde değişiklik. Swift, kendi katalogunun bu sınıftan çıkarılarak “Spotify Premium” yani aylık ücretli abonelikle dinlenebilen tarafa alınmasını talep ediyor.

Spotify kurucusu/CEO Daniel Ek ise ısrarla mevcut yapılarını değiştirmeyeceklerini, freemium ve Premium için farklı sınıflandırmaların mümkün olmadığını, her ikisinde de tüm katalogların açık olduğunu dile getiriyor.

Daniel Ek, öncelikle global müzik endüstrisinin içinde bulunduğu durumu değerlendiriyor ve 2014 yılında 30 yeni ülkede faaliyete başlayan Spotfy’in misyonunun geleceğin müzik dinleme anlayışı olduğunu vurguluyor. Yani artık kasetten albüm CD’sine, oradan single çalışmalara, internet bazlı satışlara doğru evirilen müzik dinleme olgusu, yerini online streaming ile ücretsiz dinlemelere doğru bırakıyor.

Ek, aslında dinleyicilerin freemium üyelikle istediği müzikleri ücretsiz dinlerken arka planda müzik endüstrisine katkının devam ettiğinin altını çiziyor. Burada iki nokta var; ilk olarak reklam gelirleri vasıtasıyla dinleme başına belirlenen oranlarda yine sanatçılara geri ödemeler yapılmakta. İkinci olarak da freemium üyeliğin yaptıkları araştırmalarla Premium (ücretli) üyeliğe dönüşme oranının da giderek arttığını vurguluyor Daniel Ek. Yani Spotify’a göre, dinlenen eserler hala bir ticari değere sahipler.

Tabii ki burada Premium üyelikte dinleme başına ödeme ile freemium arasında fark olduğunu belirtmekte fayda var, Premium her zaman sanatçılar için daha önemli bir gelir üretiyor. Taylor Swift de zaten bunu talep ediyor esasında. Fakat Ek bu konuda farklı düşünüyor. Ona göre, Spotify gibi bir araç olmasa da günümüzde insanlar bir şekilde aradığı müziği ücretsiz dinlemeyi başarıyorlar. Bilindiği gibi pek çok korsan kanaldan istenen müziğin bedava dinlenmesi mümkün! “Spotify hala sanatçılara geri ödemeler yapmaktayken bu itirazın sebebi ne?”, diye sormadan edemiyordur herhalde Daniel Ek…

Olay endüstrideki kırılmada yatıyor. Swift ve onun gibi düşünen pek çok müzik insanı albüm satışlarının azalmasının yarattığı travmaları yaşıyorlar ve bu konuda da oldukça haklılar. Swift, “Gittiğim her yerde müzik satışlarının her geçen gün daha da kötüleştiği konuşuluyor ama insanlar hiç bir şey yapmıyor, var olan araçlarla –Spotify vurgulanıyor burada- yollarına devam etmeyi sürdürüyorlar” şeklinde konuşuyor. “Halbuki sanatçılar için dijital satışlar ve iTunes gibi platformlardaki download getirileri Spotify’a göre çok daha yüksek.”

Hemen birkaç istatistik de verelim. Öncelikle Spotify, gelirlerinin %70’ini plak şirketlerine tahsis ettiğini ve bu konuda oldukça şeffaf davrandıklarını ifade ediyor. Swift’in plak şirketi Big Machine, “ülke içi streaming” olarak geçen yıl 500bin$ Spotify’dan kazanıldığını açıklamış. Spotify ise “global streaming” gelirleriyle bu oranın Taylor Swift için 2milyon$ olduğunu vurguluyor. Bana pek de az gelmedi bu rakamlar yahu?!


Ama işin içinde karmaşık kapitalist şirketler olunca sanatçı ödemeleri güme gidebiliyor. Çünkü bu örnekte Swift’in haklarını elinde tutan Universal, bu 2milyon Dolarcık ödemeyi alıyor ve Swift’in plak şirketi Big Machine de bundan bir miktar kesiyor. Neticede Swift’e tam olarak ne ödendiğini hesaplayabilmek imkansız… Anlaşılan bu paralar sanatçılara erişemiyor maalesef, işte olayın özü bu!

Bir de müziğin kayıt altına alınamadığı yılları düşünsenize…

Canlı performansların haricinde hiçbir şekilde müzik dinleme imkânının olmadığı yılları…

Seçkin zümrelerce dinlenebilen müzik ile halk müzikleri arasındaki farkları, canlı söyleyemeyen/çalamayan sanatçının müzik dünyasında yerinin olmadığı o zamanları…

O halde tartışmaya devam! :)


Meraklısı için Taylor Swift’in bu konudaki bir röportajı:

Bu da Spotify’ın karşı savunması diyelim:


15 Aralık 2014 Pazartesi

Dinlenesi bir single! Cansel - Hayat Böyle

Hani "yeni bir ses, yeni bir soluk" klişesi vardır ya, işte buna yakalanmamak lazım... O zaman Ütopya Müzik sayfasından alarak, "demlenmiş bir yorum"u kullanıyorum!

Dinlenmesi, ya da en azından bu hızlı tüketim dünyasında vakit ayrılması gereken şarkılardan biri bence.

Buyursunlar efendim;


Ayrıca şarkıyı i-Tunes üzerinden dinlemek ve satın almak isteyenler olursa;

Yapay Zeka – İnsana Karşı: Mastering Konuları


Şarkınızın otomatik olarak mastering sürecinden geçmesini ister miydiniz?

Hem de Cubase türü yazılımların sahip olduğu multiband compressors ve loudness maximizers gibilerinden oluşan klasik mastering paketleri değil, şarkınızı hissederek ona uygun bir kombinasyon üreten bir formüle sahip yeni bir yöntemi dener misiniz?

MixGenius bu gayeyle yola çıkmış ve ilk online mastering stüdyosunu kurmuş… Buyurun göz atın, deneyin, burada da sonuçlarını paylaşın!

İşte link; https://www.landr.com/en

MixGenius firmasının geçtiğimiz yıl faaliyete geçirdiği LANDR, bulut bazlı bir mastering algoritması sunuyor. Şarkınızı internet üzerinden sistemlerine yüklüyorsunuz ve yazılım sizin için şarkınızı “master”lıyor. Evet, hem de firmanın iddiasına göre klasik bir kompres/limiter sürecinden ibaret olarak işlemeyen, şarkının ruhuna uygun olarak mastering yorumu yapabilen bir “akıl küpü” bu LANDR…

Queen Mary Üniversitesi’nden Stuart Mansbridge ve MixGenius CEO’su Pascal Pilon, yıllar süren araştırmaları neticesinde bu işe girişmeyi uygun bulmuş ve DiY (Do it Yourself) müzisyenlerinin ilk aşamada uzak durdukları maliyet olarak algılanan mastering olayına optimal bir çözüm geliştirmişler.

Bildiğiniz gibi amatör müzisyenlerin neredeyse %95’i şarkıları için “mastering”i es geçmeyi tercih ediyorlar çünkü böylesi bir maliyet bile onlar için fazlalık olarak görülmekte. Halbuki günümüz müzik endüstrisinde cilalanmış ve yüksek kaliteli olarak tüketimimize sunulan müzik ürünlerinin hepsinin nihai halleri ancak ve ancak sağlam mastering süreçlerinden geçmeleri ile oluşabilmekte.

Montreal – Kanada’da düzenlenen Dijital Müzik Konferansı’nda konuşan şirket yetkilisi Justin Evans, şunları vurguluyor; “stereo çıkışlı şarkınızı internet üzerinden sitemize yüklediğinizde bulut ‘database’imiz sayesinde şarkınızı tür, tarz, müzik frekansları ve benzeri filtrelerden geçirerek en uygun mastering yöntemini belirliyoruz. Yani bunu bir mastering mühendisinin yapabileceği şekilde fakat otomatik olarak gerçekleştiriyoruz”.


Burada altını çizdikleri bir nokta var; ses mühendisliği yapan ve sizin şarkınızı “master”laması muhtemel olan bir insanın müzik bilgi birikiminden çok daha zengin bir analiz kabiliyetine sahip olunduğu! Yani makinenin insanın yorum gücünü alt edeceği vurgusu artık “mastering”e de işledi…

Olayın felsefi tartışma boyutu burada yatıyor, acaba “mastering”le uğraşan ses mühendisleri yok mu olacak?

 Benim şahsi düşüncem ikisinin farklı kesimlere hitap ederek devam edecekleri. Sanatsal faaliyet yürütüldüğü müddetçe insan unsurunun yok olması bence zor fakat yapay zekânın bu alandaki mevcudiyeti de giderek artacaktır. Ben havadisleri sizinle paylaşma niyetindeyim. İlgilenen varsa yorumlarınızı burada paylaşarak konuyu derinleştirebilirsiniz.


Gelelim işin fiyatlandırma aşamasına… MixGenius, hem sisteminin nasıl çalıştığını daha iyi vurgulamak, hem database’ini geliştirmek, hem de müşteri çekmek için şarkıların “master”lanmış Mp3 hallerini ücretsiz olarak kullanıcılarına sunuyor. Bu format aslında pek çok online platform için yeterli olabilmekte, amatör düzeydeki kullanıcılar için önemli bir fırsat. Bunun dışında aylık 9$, 19$ ve 29$ şeklinde değişen iki abonelik biçiminde şarkıların sıkıştırılmamış formattaki “master”lanmış hallerini sizlere veriyor LANDR.


NOT: Bu arada şarkınızı yüklemeden önce LANDR FAQ kısmını bir incelemenizde fayda var. Daha iyi sonuç almak için bazı kriterleri sağladıktan sonra şarkınızı yüklemeniz tavsiye ediliyor.

8 Aralık 2014 Pazartesi

“Anne”li Tanıtım Ters Tepti


Önümüzdeki yıl İngiltere’de yapılacak olan Parklife Manchester Fest için uygulanan bir pazarlama yöntemi, organizatörlerin hiç beklemedikleri bir sonuca yol açmış.

6-7 Haziran 2015’te gerçekleşecek bu kapsamlı festival için tanıtım faaliyetleri bir yıl evvelden başlatılmış ve bu bağlamda geçtiğimiz Mayıs ayında toplu sms yöntemine de başvurulmuş. Yani daha önceden numaralarını veren (veya başka yöntemlerle numaraları database’lere işlenmiş) pek çok aboneye kısa mesaj gönderilerek Parklife Fest tanıtımı yapılmış. Buraya kadar ısrarcı, tacizkar kapitalist yöntemler dışında “çok büyük” bir problem gözükmüyor gibi…


Bununla birlikte düzenleyici firma olan Parklife Manchester Ltd şirketi, kendi firma ismiyle değil de “Mum” (Anne) etiketiyle bu mesajları gönderince film kopuyor.

Mesajın içeriği şu şekilde;

“Some of the Parklife after parties have already sold out. If your going, make sure your home for breakfast! Xxx www.afterlifemcr.com” (Bir annenin ağzından çıkmış gibi gösterilmek için İngilizce kelime oyunları da içeren bu metin, “Bazı Parklife after parti biletleri tükendi bile. Gidiyorsan kahvaltıda evde olacaksın!” türünden bir anlama geliyor)

İlk başta eğlenceli, parti kafası gençliği için hoş gözükebilecek bir mesaj gibi duruyor. Zaten şirket de kendi savunmasında bunu öne çıkarmış, Festivalciler için değişik bir tanıtım yöntemi olacağını düşündüklerini söylüyorlar.


Fakat İngiltere’nin Bilgi Teknolojileri Kurumu olan ICO’ya gelen 76 şikayette benzeri bir ortak nokta gözükmekte, bu mesajı alanların ya da ailelerinden çok yakın birilerinin annesinin daha önceden ölmüş olması!

Telefon ekranında “annelerinden” gelen bir mesajı gören insanlar bir anda şoka uğradıklarını ifade ediyorlar Kuruma ilettikleri dilekçelerinde.

Aslında bardağı taşıran damla şu oluyor, sosyal medya aracılığıyla bu sitemlerini organizatörlere ileten bu kişiler festival resmi twitter hesabından ciddiye alınmadıklarına dair bir cevap daha görüyorlar. Bunun üzerine devreye diğer “resmi kurumlar” girince şirket yetkililerine bazı şeyler dank ediyor herhalde ki, ancak bu aşamadan sonra özür dilediklerine dair mesajlar paylaşıyorlar sosyal medya hesaplarından.

Ama iş işten geçmiş anlaşılan, çünkü ICO, 70 bin toplu sms gönderdiğini tespit ettiği şirket için herhalde 70bin Sterlin ceza kestiğini kamuoyuna duyurdu 5 Aralık’ta.

Kıssadan Hisse;

Eeyyy Organizatörler! Düşününün taşının öyle kampanya üretin. Sonra demedi demeyin!

Haberle ilgili kaynaklar için buyurun efendim:



 
Blogger Templates