Pages

Subscribe:

Ads 468x60px

Labels

22 Temmuz 2014 Salı

Facebook'tan yeni "Mentions" Uygulaması




Facebook, ünlü simalar yani "doğrulanmış kişiler" için bu uygulamayı başlatmış, şimdilik sadece ABD'de ve iPhone kullanıcıları için hayatta bu proje. Diğer bölgelere yayılması için bir kaç aya daha ihtiyaç varmış.

Sosyal dünyada hayranlarının kendileri için oluşturdukları mecralara dahil olma, onlarla konuşma açma gibi özellikler kazandırmaktaymış bu yeni uygulama. Örneğin bir hayranınız kendi paylaşımında sizden bahsetti -sizi mention'ladı- sizin iphone uygulamanıza bu düşüyor ve sizin sayfanızı takip etsin, etmesin siz doğrudan bundan haberdar olabiliyor, bu paylaşıma yorum yapabiliyorsunuz. İşte aşağıda örnek olarak hazırlanmış bir görsel;


"Mentions" ile sosyal medyanın üzerine inşa edildiği interaktiflik hususu da tavan yapacak anlaşılan. Sanatçılar için hayranlarıyla giderek içli dışlı olan ilişkileri hızla, doğrudan ve yatay bir zemine doğru evriliyor. Artık kimse hayranından uzak değil, hatta onlarla iletişime geçmeden var olma imkanına da sahip değil.

Bu uygulamada Q&A olarak tarif edilen, soru - cevap bölümü de hazırlayabiliyorsunuz hayranlarınızla, doğrudan telefonunuzdan kişisel paylaşımlarda (fotoğraf vs.) bulunabiliyorsunuz.

Ayrıca Twitter - Facebook yakınlaşması burada da devreye giriyor gibi. Twitter'daki "Trend Topic" mevzusunu Facebook kendine adapte etmiş. Artık Facebook'ta da "popüler konuşmalar" bölümü yer alıyor ve siz de bir ünlü şahsiyet olarak buraya doğrudan dahil olabiliyorsunuz.


Bu yeni uygulamanın tam bir felaket olabileceğine dair düşünceler de dolaşıyor ortalıkta. "Mentions"un tüm dünyaya yayılmış ve iPhone kullanıcılarını aşarak tüm diğer işletim sistemlerinde de kullanılabilen bir hale geldiğinde şimdiki naif, tatlı ve "yeni" gelen yönü ortadan kalkacak. Sanatçılar şimdilik memnunmuş bu "mentions"dan ama ileride nasıl olacak acaba?..

İlk görselleri için linkte, Apple'dan karelere bakabilirsiniz. (https://itunes.apple.com/us/app/facebook-mentions/id894913642?mt=8)




18 Temmuz 2014 Cuma

Jimi Hendrix'in Erken Dönem Kayıtları Sonunda Hendrix Ailesine Geçmiş!



Jimi Hendrix'in 1965 - 67 yılları arasında TV şovları ve filmler için yaptığı kayıtlar el değiştirerek Hendrix'in yasal işlerinden sorumlu aile oluşumu Experience Hendrix LLC'ye geçmiş.

88 şarkılık bu katalogun çoğunda Hendrix gitarıyla Curtis Knight and the Squires'a eşlik ediyor. TV programları, filmler, reklamlar için fon müzikleri şeklinde tasarlanan projede stüdyo kayıtlarının dışında, daha önemlisi, 1965 yılına ait NewJersey'de yer alan Georges Club 20'deki canlı performans da yer almakta!

Bu kayıtlar 40 yılı aşkın süredir Hendrix ailesinin belalısı Ed Chalpin and PPX Enterprises'ın elindeydi. Aslında hikayenin geçmişi şöyle;

Hendrix henüz geçimini sürdürme telaşı içerisindeyken Ed Chalpin ile sözleşme imzalayarak bu projeyi kabul etmiş ve 3 yıllık bu sözleşme gereği bahsi geçen 88 kayda imzasını atmış. Daha sonra Jimi, kendi Jimi Hendrix Experience'ını hayata sokup yıldızı parladıkça yeni menajeri  Chas Chandler, durumun farkına vararak Hendrix'in girdiği tüm bu türden işleri yasal olarak satın almaya başlamış. Bununla birlikte aynı "hinlikteki" Ed Chalpin haklarını devretmeyi kabul etmemiş ve yasal mücadele yıllarca sürmüş. Hatta Chalpin, "Curtis Knight Şarkıları" adlı bir albümü çıkarırken Jimi Hendrix'i de yanına ekleyince davalık olmuşlar. 2001'de Londra Mahkemesi Hendrix ailesini haklı bularak 900bin Dolar'lık bir tazminata hükmetmiş Chalpin'i!

Nihayetinde haklar aileye geçti, bakalım bu eserlerden neler üretilecek?..

Orijinal ingilizce kaynak için adres şu:


Eğer Hendrix'ten bir şeyler çalmak vs. isterseniz eser hakları için buyurun :)

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Whatsapp alındı ama neden?






Bas Kruijssen, MİDEM blogunda yazdığı makalede Whatsapp’ın 19 Milyar Dolar’a Facebook tarafından satın alınmasını müzik endüstrisi açısından ele almış. Bana da ilginç geldiği için makaleden notlar ve kendi düşüncelerimle harmanlayarak bloguma taşıyorum, hayırlı uğurlu olsun! :)


Öncelikle Kruijssen bir sabah Facebook’a girdiğinde aldığı mesajla konuya başlıyor ve işin özü de bu bence. Facebook tarafından gönderilen “hesabınızı güvenlik altına almak için telefon numaranızı ekleyiniz” mesajı karşısına çıkıyor. Biliyorsunuzdur, son dönemlerde zaten Facebook Messenger kullanırken yukarıda bir telefon ikonu var ve cep telefonunuzdan facetime gibi arama yapabiliyorsunuz.

Burada “hesapların güvenceye alınması” üçüncül-dördüncül amaç aslında! Asıl istenilen bilgi, bilgi ve daha çok bilgi. Sizin hakkınızda ne kadar çok dataya erişilebiliyorsa, işte siz küresel kapitalizmin araçları için o kadar “verimli bir müşteri” haline geliyorsunuz. İşte Kruijssen de Whatsapp’ı bu bağlamda değerlendiriyor.

450 Milyon kullanıcısı olan Whatsapp, çoğunlukla gençlere hitap ediyor. Gerçek zamanlı bir mesajlaşma platformu ve reklamsız çalışıyor. Bu nedenle, günümüzde bizim ülkemizde SMS’in yerini almış durumda! Normal bir kullanıcıdan yılda ortalama bir Dolar gibi bir fiyat alınsa, 19 Milyar Doların geri kazanımı için ne kadar bir kitleye ulaşılması gerektiğini hemen hesaplamışsınızdır, ki üstüne, Facebook Whatsapp’ın ücretsiz kalmaya devam edeceğini ilan etti (en azından bizim ülkemizde böyle). Yani ekonomik geri dönüşü hesaplanan bir yatırım değil Whatsapp. Hatta bunlara ilave olarak Facebook’un hali hazırda kendi “instant messaging service”nin olduğunu belirteyim ki tam tuz biber olsun!

Öncelikle imaj her şeyden önce geliyor bu devirde. Facebook isen her şeye muktedir olabileceğine dair bir algı yaratman en önemlisi! Zamanında hiç yanlış yatırım yapmadılar mı, tabii ki sürüsüyle… Fakat böylesi bir dünya devi kapitalist şirket için insanların gözündeki algı her zaman ön planda. Whatsapp’ı da satın alırım, onu da, bunu da…

Gelelim, bilgi toplama hikayesine. Whatsapp’ta arkadaşınızla bir grup ya da bir konser hakkında yazışırken Facebook sayfanızda karşınıza o grupla ilgili bir reklam çıktığını düşünün. Kapitalistler için bundan daha hedef kitleye odaklı tanıtım olabilir mi? İşte arkadaşlar bunu hedeflemekteler! Pazarlama dünyasında daha janjanlı ismi; “nihai kullanıcı deneyimi” olmaktaymış :)

Burada “gizlilik” ve “özel hayatın mahremiyeti” gibi global demokratik kuralların hiçe sayıldığını ve sayılmaya devam edeceğini vurgulamama gerek var mı acaba?


4 Temmuz 2014 Cuma

Dijital Satışlar Düşüşte!



Vallahi ben araştırma şirketi Nielsen Soundscan'in yalancısıyım, ABD'de 2014 yılında dijital downloadların %15 oranda bir düşüş yaşadığı görülmekte... İşte bununla ilgili bir grafik:




2013 yılında 682 milyon Dolar olarak gerçekleşen rakamlar, 29 Haziran 2014'de hazırlanan raporda 593 milyon Dolar'a düşmüş vaziyette. Bu denli büyük bir düşüşün sebebi büyük oranda müzik dinleme (music streaming) servislerinin canlanması ve popülerleşmesi gösteriliyor. Spotify bu işin öncüsü, açıyorsunuz ve istediğiniz müziği dinliyorsunuz, arkada reklam üzerinden bir gelir paylaşımı kurgulanıyor ama nihai dinleyici bundan haberdar olmuyor haliyle...

Durum böyle olunca da yasal yollardan şarkı indirme oranları düşüyor. Korsanı hesaba katmıyorum bile...

Siz de yorumla bu konudaki düşüncelerinizi belirtirseniz ne güzel olur :)

İşte YouTube'un Öne Sürdüğü Maddeler


Birkaç yazıdır dile getirdiğim gibi YouTube yeni müzik dinleme platformu oluşturma aşamasında. Bu nedenle Sony, Warner gibi dünya devleriyle uzlaşma görüşmelerindeydi ve müzakerelerden başarıyla da ayrıldı. Sırada sadece dünya müzik piyasasında söz sahibi olan irili ufaklı binlerce bağımsız müzik plak şirketleri kaldı. Onlar adına görüşmeleri yürüten Global Bağımsız Müzik Ağı (WIN) ise bu kadar kolay pes edecek gibi görünmüyor. Avrupa kolu IMPALA da konuyu çoktan AB gündemine taşıdı bile.

Aşağıdaki linkte YouTube'un dayattığı şartların sızdırıldığı bir site var, 32 sayfalık metni buradan inceleyebilirsiniz.




Sızdırılan metinden ilk olarak göze çarpan YouTube'un gelir paylaşımında mevcut platformlara göre daha düşük bir ödeme öngörmesi! Audio servislerinden %65 gelir paylaşımı taahhüt ediyor ve bunun da tam bir garantisi yok... (Spotify gibi benzerleri ise kapıyı %70'lerden açıyorlar, bilginize).

Yine uluslararası ilişkilerden tanıdığımız "most favorite nation" yaklaşımı burada da devreye giriyormuş. Yani eğer büyük plak şirketlerinden birisi YouTube ile belirlediği fiyatı düşürdüğünde -ki bu bağımsızlara yapılan ödemelerden de düşük ise- YouTube sözleşme gereği bağımsızların gelir paylaşım yüzdesini de düşürebilecekmiş. Anlaşılan "büyükler" yine pastayı paylaşıyor!

Dahası, Spotify ve Rdio gibi platformlar her dinlemeyi bir gelir olarak görüp plak şirketi ve hak sahiplerine buna göre ödeme yaparken, YouTube ise yalnızca reklam gösterilen videoları hesaba katmaktaydı, bu şekilde yeni müzik dinleme platformunda da benzeri problemler görülecek gibi, yani royalty ödemeler konusunda YouTube'un eli çok daha sıkı olacak gibi...


Şu makaleye de göz atabilirsiniz;



 
Blogger Templates